Ana içeriğe atla

Mağaradan Plazalara: Hikâye Anlatıcılığı


2012 yılında Bristol Üniversitesi’nden bir grup arkeolog İspanya’nın Cantanbrian Kıyısı boyunca dizilmiş olan 11 yeraltı mağarasını incelediler. El Castillo adı verilen mağarada bilinen en eski duvar resimlerinden birisini buldular. Resimler 1 milyon yıl önce yapılmıştı. Güney Afrika’da Wonderuerk mağarasında yapılan bir başka arkeolojik keşifteyse, ilkel atalarımızın ateş kullandığına dair en eski somut kalıntılar ortaya çıkarıldı. Evet bilinen ilk kamp ateşi de bir milyon yıl önce yakılmıştı. Bu keşiflerden, mağara insanlarının toplanıp deneyimlerini paylaştıklarını, kamp ateşi sıcaklığında faydalanırken hikayelerini anlattıklarını öğrendik (Hikâye Tasarımı, Darren McColl, Gaston Legorburu, MediaCat).
Aslında bir milyon yıldır pek bir şey değişmedi. Hikâyeler hayatlarımızın merkezinde yer almaya ve en temel iletişim yöntemlerimizden birisi olmaya devam etti. Eskiden kamp ateşinin etrafında dinlediğimiz hikâyeleri; şimdi, televizyonun, bilgisayar ekranının, cep telefonunun başına toplanıp dinlemeye başladık. Değişen tek şey, hikâye dinlemek için artık fiziki olarak bir araya gelmemize gerek kalmaması, anlatıcının birçok araca sahip olması oldu. Örneğin bir Tedx konuşmacısının anlattığı hikâyeyi, Youtube üzerinden dünyanın farklı yerlerinde birçok insanla birlikte dinleyebiliyoruz. Şirketin yeni ürününün tanıtımını yapan bir CEO’nun ürünü hakkında anlattığı hikâyeyi canlı yayında milyonlarca insanla birlikte izleyebiliyoruz. Ya da şirketimizin Londra ofisindeki pazarlama yöneticisinin sunumunu eş zamanlı olarak İstanbul’daki ofisimizden takip edebiliyoruz. Artık hikayeler sadece dilden dile değil, ekrandan ekrana aktarılarak hayat buluyor. 

Peki neden hikâye anlatıyoruz? 

Sapiens’in yazarı Yuval Noah Harari’ye göre Homo sapiens’in hayatta kalmasının ve bugüne gelmesinin önemli sebeplerinden birisi deneyimlerini aktarabilmesi yani geçmişi hikâyeleştirerek anlatması ve geleceğe dair hayal kurma yani kurgulayabilme becerisi (Hayvanlardan Tanrılara, Sapiens. Yual Noah Harari, Kolektif Kitap). 
Kimi zaman bir bilginin bir sonraki nesile ulaşması için hikâyelere ihtiyaç duyduk, kimi zaman geleceği şekillendirmek ve umudumuzu canlı tutmak için hikâyeleri kullandık. Kimi zaman da sadece dedikodu yapmak, fal bakmak, kehanette bulunmak, başarılarımızı mübalağa için hikâyeler anlattık. Her ne olursa olsun, tarih bize gösteriyor ki Muriel Rukeyser’in dediği insan sadece atomlardan değil hikâyelerden de oluşuyor. 
Bugün hikâye anlatıcılığı eski önemine ve popülerliğine tekrar kavuşmuş gibi görünüyor. İş dünyasından eğitimcilere, sosyal medya fenomenlerinden ebeveynlere kadar toplumun her kesiminden insan hikâyelerin gücüne başvuruyor. Liderler insanlara ilham vermek için, yöneticiler stratejilerini duyguya dokunarak anlatmak için, fenomenler daha fazla takipçi kazanmak için, ebeveynler çocuklarına bir şey öğretmek ve yaratıcılıklarını geliştirmek için kullanıyor. 
Bizim ilgilendiğimiz taraf ise hikâyelerin ve hikâyeleştirme tekniklerinin iş dünyasına nasıl bir anlam katacağı. Uzun süredir iş dünyasında hikâye anlatıcılığı üzerine çalışan birisi olarak belki de hikâye anlatmanın en etkili olduğu alanlardan birisinin burası olduğunu söyleyebilirim. Hollywood’da hocaların hocası olarak bilinen, dünyanın birçok ülkesinde hikâye seminerleri veren ve şimdiye kadar verdiği seminerlere katılan öğrencilerin 60 Oscar ve 200’ün üzerinde Emmy ödülü adayı bulunan Robert Mckee bunun nedenini çok iyi açıklıyor aslında. “Eğer bir iş insanı, anlatacağı konuyu hikâye biçiminde sunarsa, dinleyici kitlesi ona direnemez aksine onu kucaklar.” (Aklın Yeni Sınırları, Daniel Pink. Media Cat)
Bunun en basit örneği yine insanın var oluşunda ve fiziksel yapısında gizli. Bir lider doğrudan mesajını anlattığında ya da bir satıcı bir ürünün sadece özelliklerini ve faydasını anlattığında, yahut bir pazarlama yöneticisi stratejisini sadece grafiklerle ve tablolarla sunduğunda üç gün sonra bunun akılda kalma oranı yüzde 10 civarında oluyor. Fakat doğrudan anlatmak yerine bir hikâyeyle (görselleştirerek ve bir duygu yaratarak) anlatırsa 20 kat daha fazla akılda kalıyor. (Richard Maxwell and Robert Dickman, The Elements of Persuasion: Use Storytelling to Pitch Better, Sell Faster & Win More Business (New York: HarperCollins Publishers, 2007).)
Yani kısaca iş dünyasının hikâyeleştirmeyi kullanmasının en önemli sebeplerinden birisi duygulara dokunması ve akılda daha kalıcı olması. 2 Nisan 2001 yılında, o gün ne yaptığınızı bir düşünün lütfen. Hatırlayabilecek misiniz?
Çok zor değil mi. Eğer özel bir gün değilse hatırlamanız çok zor. Fakat 11 Eylül 2001 tarihinde İkiz Kuleler yıkıldığında o gün ne yaptığınızı sorsam...
Hikâyenin gücü işte burada saklıdır. Biz insanlar duygumuza dokunan neredeyse hiçbir şeyi unutmayız. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pharmaton Mu Supradyn Mi?

Gittikçe artan hayat temposuyla beraber insan vücudu bu tempoya ayak uyduramayıp halsiz düşebiliyor. Kısacası pes edebiliyoruz. Bu pes edişimizin bir takım sebepleri var . Bazen psikolojik bazen ise çevresel şartlardan kaynaklanıyor. Örneğin beslenme bu pes edişimizin önemli bir parçası. Gittikçe endüstriyelleşen gıda sektörü ile beraber insanlar taze ve sağlıklı besinler yerine hazır ve katkı maddesi içeren gıdalara yönelmiş durumda. Bu katkı maddesi içeren hazır gıdalar insanların beslenme ihtiyacını özellikle vitamin ve mineral yönünden sağlamakta yetersiz kalabiliyor. İşte bu durumda bir takım ilaç firmalarının ürettiği Multivitaminler devreye giriyor. Peki nedir bu multivitaminler? Vücudun ihtiyacı olan temel vitaminleri paket halinde içeren kapsüller yada tabletler. Ülkemizde en çok bilinen multivitaminler Pharmaton ve Supradyn. Bu tür takviyeler bağımlılık yapıyor mu? Bu konu hakkında açıp bakabileceğimiz bir çok tartışma dolaşıyor internette. Kesin bir bağımlılık

Pharmaton ve Supradyn Alternatifleri

Günümüzde birçok üründe olduğu gibi vitamin piyasasında en çok reklamı yapılan ürün kazanıyor. Türkiyemizde ise en çok Pharmaton ve Supradyn kullanılıyor zira ekranlarda en çok onları görüyoruz. Peki daha iyi veya eş değer multivitaminler var mı? Sorumuzun cevabı evet. Pharmaton ve Supradyn’e kalite olarak rakip olabilecek ve hatta daha iyi diyebileceğimiz ürünler var. İşte Sıralı Liste : 1)Nature’s Supreme Multivitamin  Erkekler ve Kadınlar için ayrı ayrı satılan ambalaja sahip multivitamin. 60’lı Paketi 69 liraya satılıyor. Buda Supradyn’den biraz pahalı Pharmaton ile yakın fiyatta demek. Tüketicilerin Tercih Etme Nedenleri Erkekler için özel üretilmiş bir multivitamin seçeneği olması Patentli ham maddesi ve test edilmiş içerik kalitesi ile son zamanlarda yoğun ilgi görmesi Vitamin, mineral ve ilave bileşenleri (zerdeçal ekstresi, ginseng, l-karnitin, arjinin, taurin, koenzim q10) sayesinde daha dinç hissetmeyi sağlaması Tüketici Yorumları “Nature’s Supr

Dünyanın En Büyük Canlısı? Balina Mı?

Dünyanın en büyük canlısı nedir? Bir fil mi? Hayır hayır ! Mavi Balina … Artık sanıyoruz ki mavi balinanın da modası geçti. Artık daha büyüğü var. Kısaca “Kral öldü yaşasın yeni kral!” Açıkçası yeni büyük balinanın yerini tutabilir mi bilmiyoruz. Bizce tutmayacak yorumlamak size kalmış. Peki kim bu kral? Mavi balinadan daha büyük ne olabilir ki? Açıklıyoruz: Bidliğimiz gibi Mavi Balina 200 ton ağırlığı ve 2 otobüsü bulan boyuyla (30 Metre civarı) dünyanın en büyük canlısı olarak kabul edilir(di). Hatta iddialara göre damarlarında bir insan rahatlıkla yüzebilirdi. Kalbi ise bir inek kadar büyüktü(600KG). Maalesef mavi balinalar en büyük olma ünvanını kaybetti. Yerine geçen büyüğümüz ise bir hayvan bile değil. Bitki de değil. O bir mantar !! ABD’de yapılan bir araştırmaya göre tam 37 hektar büyüklüğünde bir mantar türü keşfedildi. Smithsonian Enstitüsü yetkililerinden gelen açıklamaya göre bu mantarın büyüklüğü yaklaşık 400 ton. Zaten 37 hektar yani 370.000